Turkiye Klinikleri Journal of Medical Ethics-Law and History, cilt.29, sa.3, ss.421-428, 2021 (Hakemli Dergi)
Yüzyılımızda savaşlar, yoksulluk, işsizlik, eğitim ve siyasi nedenler gibi pek çok nedenden hızla artan göç olgusu, büyük sorunları
da beraberinde getirmiştir. Göç eden insanlar, göç ettiği ülkeye entegre
olamama, barınma, dil sorununun doğurduğu kendisini yeterince ifade
edememe, işsizlik, kültürel farklılıklara bağlı engeller gibi sağlık ve
sosyal alanda ciddi problemler yaşamaktadırlar. Bu bakımdan göçmenler, sosyal bakımdan ve sağlık hizmeti açısından savunmasız/örselenebilir grupta yer almaktadırlar. Göç olgusundan en çok olumsuz
etkilenenler kadınlar ve çocuklar olarak kabul edilmektedir. Kadınlar ve
çocukların içinde daha hassas ve kırılgan olan grup şüphesiz ki hamileler ve yenidoğanlardır. Çalışmamızda göçmen hamile bir kadının dil
sorunu nedeniyle hastanede sağlık çalışanlarıyla yaşadığı iletişim sorununu içeren olgu kapsamında; 33 yaşında, 7 çocuklu, 8. gebeliği olan
bir kadının, özel bir hastanenin kadın hastalıkları ve doğum polikliniğine başvurmuştur. Gebelik takiplerinin Somali’de gerçekleştirildiğini
belirtmiştir. Son adet tarihini bilmeyen kadının tam olarak gebeliğinin
kaçıncı haftasında olduğu anlaşılamamıştır. Yapılan ultrasonografi
(USG) verilerine göre fetüsün ağırlığı 4.000 gr civarında bulunmuştur.
USG ölçümlerine göre gebelik haftası yaklaşık 40 hafta ile uyumlu gözlemlenen hastaya kontrol amacıyla yapılan nonstress testte, fetüsün kalp
atışlarının fetal sıkıntıyı düşündürmesi nedeniyle hasta yatırılarak takibe alınmıştır. Doğum sonrası yenidoğanın kaybedilmesiyle ortaya
çıkan durum doğrultusunda olgu etik olarak gözden geçirilmiştir. Vaka
doğrultusunda, göç olgusuyla birlikte insan onuru, yaşam hakkı, sağlık
hakkı, tıp etiği ilkeleriyle değerlendirilmiş, göç olgusunda kültür dil
bariyerinin sağlık uygulayıcıları ve sağlık hizmeti alıcıları üzerindeki
olumsuz etkileri değerlendirilerek tartışılmaya çalışılmıştır.